2 Ağustos 2007 Perşembe

BOZKURT YAŞAR'DAN SEÇİM DEĞERLENDİRMESİ

MHP İstanbul Eski Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk, Gerçek Hayat Dergisinde Yayınlanan Söyleşide Seçimleri Değerlendirdi.
"Bu proje MHP tarafından üretilmedi zaten. Oyunu açıkça CHP'ye vereceği belli olan kişilerin fikriydi. MHP'den böyle bir yaklaşım gelmedi üstelik. Gelseydi zaten oy kaybederdi. Hatta Meclis'e bile giremezdi. MHP'nin tabanı, CHP'ye inanmaz. İlhan Selçuk'un MHP'yi öven yazılarına taban güldü geçti."

5 yıl aradan sonra MHP tekrar Meclis'te. Eskisine oranla bir hayli düşük bir rakamla Meclis'e giren MHP'nin vereceği kararlar ve izleyeceği politika çok önemli ve şimdiden tartışılıyor. Seçimlerden önce meydanlarda birbirini yercesine eleştiren Erdoğan ve Bahçeli şimdilik ‘zeytin dalı' hoş görüsüyle hareket etse de neyin ne olacağı belli değil. Seçimlerden önce stratejik ortak gibi görünen MHP ve CHP'nin, sandıktan çıkan sonuçlara göre voltranı oluşturamayacağının belli olması, MHP'yi AK Parti'ye yakınlaştıracak gibi görünüyor. Bunlarla birlikte bağımsız olarak Meclis'e giren DTP'lilerin tavrı merakla bekleniyor. İki üç kutup, aynı çatıda üstelik yan yana oturacak. Kimilerine göre bu bir şans, kimilerine göre yeni siyasi krizlerin habercisi. Bütün bunlara, MHP'nin 99 seçimlerinden kalma verilmiş ama tutulmamış, sözleri de eklenince kafalar hepten karışıyor. Kimsenin doğru düzgün okuyamadığı bu karışık fotoğrafı, MHP eski milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk yorumladı. Öztürk'ün tespitlerine bakılırsa her şey güllük gülistanlık olacak. Ne MHP- DTP çatışması olacak ne de CHP'nin takoz koyan muhalefet anlayışı. Tabii MHP taşları doğru oynarsa...

MHP'nin 5 yıl aradan sonra Meclis'e girmesini nasıl yorumluyorsunuz? Sürpriz olan bir yanı var mı?
Girmesi benim için sürpriz olmadı. Her halükarda gireceği belliydi. Aldığı oy oranı da bu kadardı. Bundan daha fazlasını şu dönemde alamazdı.

Eski mensubu olarak MHP'nin vitrinini nasıl görüyorsunuz? Gündüz Aktan gibi ilginç isimler var...
Vitrin meselesi bu seçimlerde bütün partilere yansıdı. En sağından en soluna kadar, partilerin genel görüşüyle alakasız kişiler vitrine taşındı. "Oy almak için" denen yanlış bir uygulama bence. Gündüz Aktan'ın açıklamalarını gördük. MHP'ye ciddi anlamda zarar verdi. Herkes kendi sahasında konuşmalı. Konuşmaları ve tespitleri çok yanlıştı. Özellikle kader gibi çok ince bir konuda bilmeden konuşmak çok tehlikeli sonuçlar çıkarır. Partiler önümüzdeki dönemde vitrin adayları yüzünden tabanlarıyla ciddi sorunlar yaşayacak.

1999 yılında Meclis'e giren MHP'den birisi olarak, bu dönemde Milliyetçi Hareket neler yapmalı?
Bir kere bizim o dönem yaptığımız yanlışları şimdi yapmazlar inşallah. Özellikle sosyal olaylarda kesinlikle taviz vermemeli. MHP'nin yapacağı işler belli. Üniversitelere girişte uygulanan kat sayı adaletsizliği, başörtüsü sorunu ve Kur'an-ı Kerim eğitimi alma yaşının düşürülmesi konusunda MHP'nin yükü AK Parti'den daha fazla. MHP bu yükün altına girmek zorundadır. Başörtüsü ve diğer saydığım meseleler MHP'nin 99'dan kalma borcudur.

Bunu yapabilir mi?
Yapacak. Yapmak zorunda. Bu saatten sonra yapar mı, eder mi gibi bir şey yok. MHP, 4 yıl sonra halkın karşısına çıkmak için şimdiden harekete geçmelidir. Eğer böyle bir şey yaparsa bu gün aldığı oyları ikiye katlar. Yapmazsa bir daha Meclis yüzü göremez. Bu Meclis MHP'nin ve AK Parti'nin geleceği için son şanstır aslında. Türkiye bundan sonrada böyle bir siyasi istikrara zor kavuşur.

"AK Parti çözmemiş, benden de daha güçlü, o çözsün..." derse?
Bunu demeye hakkı yok. Bu iş sen ben işi değil. Zaten bu işi AK Parti'ye bırakması hata olur. Yıllardır çözülmemiş olan bu problemler MHP'nin siyasi geleceği için bir şanstır. Yapacağı tek iş AK Parti'yi zorlamak. MHP eğer böyle bir şey yapar, AK Parti'yi bu sorunları çözmeye zorlarsa, yasaklar bence hemen çözülür. Bir kere AK Parti'nin kurumsal mutabakat diye bir bahanesi olmaz. "Al sana 70 kişilik, yüzde 15'lik destek. Diğerleri ne derse desin. Sen var mısın bu işi çözmeye?" derse MHP'nin önünde kimse duramaz. Bir kere tabandan sıkıntısı yok. AK Parti'ye oy veren büyük çoğunlukla, MHP'ye oy veren kitle aynı camianın insanları. Öncelikli problemleri özgürlükler olan insanların iki partisi sırt sırta vererek bu sorunu çözemezse kim çözecek? CHP'ye mi kalacak bu iş?

AK Parti bu işi kabullenir mi peki?
Bence havada kapar. Çünkü acilen böyle bir girişime ihtiyacı var. Geçen dönem CHP'nin muhalifliğinden muzdarip olduğunu söyleyip, bahane üreten AK Parti ve Erdoğan'ı sorunların çözümü için köşeye sıkıştırmanın tam zamanı bence. AK Parti ve MHP'nin oyları yüzde 65 yapıyor. Rakama vurunca 22 milyondan fazla oy demek. Ben inanıyorum ki, CHP'ye oy veren yüzde 20'nin içindeki yüzde 5'de, bu özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı. Bağımsızlar zaten karşı. Bir Meclis'in yüzde 75'i aynı dertten muzdaripse ve bu sorunu çözmüyorsa, bu millet başka kime oy verecek?

Tayyip Erdoğan öncelikli mesele olarak, milli gelirin artırılmasını görüyor...
O politikayı kimse kabul etmez. Aldığı yüzde 50'nin hakkını ödemek zorunda. Bu millet aç kalmasını bilir. Zaten açlıktan geliyor. Bu konuda çok antrenmanlı bir geçmişimiz var. AK Parti'nin ekonomik programından önce toplumsal sorunları masaya yatırıp bir an önce çözmesi gerekiyor. İnançları doğrultusunda özgürce yaşayamayan bir millet, Avrupa Birliğini ne yapsın. Kızını okutamayan bir inançlı bir baba, parayla nasıl mutlu olur. Sayın Başbakanımız almış olduğu oyların hakkını artık vermeli. Bu millet kimsenin kara kaşına kara gözüne oy vermedi. Yaşanan oy patlaması; halkımızın zihninde, benliğinde, yaşantısında, önünde, arkasında olan temel ve öncelikli halledilmesi gereken sorunların göstergesidir. Artık kaçacak yer, uydurulacak bahane kalmadı. AK Parti, CHP ve MHP geçmişte yaptıklarına bakarak, ders almalıdır. Devir muhalefet adı altında köstek olma devri değildir. Bu ülkenin güzellikleri için herkes gereğinden fazla fedakâr olmak zorunda. Başörtüsü bu ülkenin öncelikli meselesidir. Bunu kimse inkar edemez.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aranacak olan 367 şartına MHP nasıl bakar? Anavatan ve DP'nin yaptığı gibi CHP'nin peşine takılır mı sizce?
Takılır mı, takılmaz mı bilmem ama ortada takılanların düştüğü durum var. Demokrat Parti ve Anavatan, başındaki liderler yüzünden siyaset sahnesinden silinme tehlikesi yaşıyor. Dün Meclis'teydiler, bu gün yoklar. Bunları iyi gören ve tespit eden böyle bir yanlış yapmaz. Yapsa da en kısa zamanda seçime gitmeye razı olmak olur. O zaman da halktan cevabını alır.

Seçimlerden önce, Tuncay Özkan, İlhan Selçuk, Cumhuriyet Gazetesi ve bazı ulusalcı çevrelerin ortaya attıkları, " Sağcılar MHP'ye, solcular CHP'ye oy versin" projesi işledi mi sizce. Sonuçlarda bunun bir etkisi var mı?
Alakası yok. Bu proje MHP tarafından üretilmedi zaten. Oyunu açıkça CHP'ye vereceği belli olan kişilerin fikriydi. MHP'den böyle bir yaklaşım gelmedi üstelik. Gelseydi zaten oy kaybederdi. Hatta Meclis'e bile giremezdi. MHP'nin tabanı, CHP'ye inanmaz. İlhan Selçuk'un MHP'yi öven yazılarına taban güldü geçti. Bunların amaçları belliydi. Kanaltürk'ün Erbakan'ı televizyonuna çıkarması neyse, İlhan Selçuk'un MHP'yi övmesi de aynı şeydir. Tuncay Özkan kaç tane Milli Görüşçü'nün gönlünü fethetmiştir. O yüzden bu fikri MHP tavanı ciddiye bile almadı. Alacak bir tarafı da yok zaten. Daha düne kadar beni cani ve faşist gibi gören birisiyle aynı amaç için çalışmam imkânsız bir olay. Burada amacın ne olduğu zaten ortadayken yorum yapmanın da bir anlamı yok.

Mehmet Ağar seçimlerin açıklanmasından iki saat sonra istifa etti. Aynı şeyi 2002'de Bahçeli'de yapmıştı ama geri gelmişti. Yenilen liderlerin istifa etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yenilen liderin istifa etmesi siyasi erdemliliktir. Bu konuda Mehmet Ağar yapacağı en doğru hareketi yapmıştır. Takdir edilmesi gerekir. Aynı şeyi 2002'de Devlet Bahçeli, Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz da yaptı. Fakat Sayın Devlet Bahçeli kararından vazgeçip geri geldi. Bu bence doğru değildi. Yenilgiden sonra gitmemek ayrı bir yanlış, gidiyormuş gibi yapıp gitmemek daha da yanlış.

Bahçeli o zaman geri dönmesiydi. Yeni genel başkanlı MHP şimdi daha güçlü olur muydu?
Tam bir şey söylemek mümkün değil. Çünkü arada 4,5 yıllık bir zaman var. Ama daha güçlü olabilmesi mümkündü. Devlet Bahçeli'den sonra gelecek olan genel başkan bu günkü MHP'ye daha fazla şeyler katardı. Mutlaka bir farklılık olurdu.

Meclis acilen bürokrasiye el atmalıdır

AK Parti ve CHP zıtlaşmasıyla geçen 4,5 yıla, şimdi iki zıt kutup olan MHP ve DTP de eklendi. Bu aritmetik hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye'nin ihtiyacı olan, temel sorularını çözüme ulaştıracak bir Meclis yapası var bence. İlk etapta uç kutupların oluşturduğu bir Meclis gibi görünse de, ben bu Meclis'i şans olarak görüyorum.

MHP ve DTP'nin sorun teşkil etmeyeceğini düşünüyorsunuz yani. Bu iki parti arasındaki problemler nasıl aşılacak peki?
Ben köy çocuğuyum. Biz ailece aynı tabaktan yemek yerdik. Herkes önüne gelenden razı olurdu. Başkasının önünden yemezdi. Kaşığını başkasının önüne götürmek ayıptı. Kimse de aç kalmazdı. Türkiye'de koskocaman bir aile. Herkes kendi önünden yerse kimse aç kalmaz. Bizim inancımız komşusunu aç bırakmayı reddediyor. O yüzden ben yeni Meclis'ten çok umutluyum. Bu ülkemizin refahı ve huzuru için bir şans. Bu Meclis Allah'ın bir nimetidir. Burada Tayyip Erdoğan'a çok iş düşüyor. Kollarını açarak herkesi kanatlarının altına alırsa bütün sorunlar aşılır. Böyle bir Meclis'te ne CHP'nin anlamsız muhalefeti, ne de MHP ve DTP'nin birbirine ters duran politika ve anlayışları pirim yapmaz. Her şey barış ve kardeşlik içerisinde hallolur. Sonunda da birileri istemese de Türkiye kazanır. Daha dün dedesi aynı cephede savaşmış olan insanların torunları birbirine düşmemelidir.

Tayyip Erdoğan'a çok iş düşüyor dediniz. Baykal'ın muhalefetiyle zar zor mücadele eden Erdoğan bu yükü nasıl kaldıracak?
Uzlaşarak. Bunu kendisi de söyledi zaten. Senin, benim başbakanımsa, Baykal'ın ve Bahçeli'nin de başbakanı. Geçmiş dönemden ders çıkarması gerekiyor. Herkesi, her kesimi eşit mesafede kucaklarsa Türkiye'nin gelişmesinin önünde hiçbir engel kalmaz. DTP ve MHP sorun çıkarmak için girmediler Meclis'e. Herkesin bir davası ve derdi var. Barış içerisinde olunursa sorunlarını çözerler. 550 kişi bir arada geçinemiyorsa 75 milyon nasıl geçinecek. Herkes otursun bunu düşünsün yeter.

Meclis'in halletmesi gereken öncelikli mesele nedir peki?
Barışmak. İlk başta kendileriyle sonra milletle ve devletin kurumlarıyla barışmaları gerekiyor. Daha sonra rahat çalışmak için kendilerine alan açmaları lazım. Bütün bunlar zincirleme olarak bir an önce yapılmalıdır.

Nasıl bir alan bu?
Gerçek görevlerini yapmayı kısıtlayan, engelleyen kurumlara çeki düzen getirmeliler. Yeni Meclis'in anlaşıp, cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini kısıtlayan bir yasayla, atanmış bürokrasinin, halk ve devlet üzerindeki etkisini bitirmesi gerekiyor. Cumhurbaşkanın atadığı bütün kurumlar, Hükümet'e köstek oluyor. Bu sorun temel bir problemdir, acilen çözülmesi gerekiyor. Bu Meclis eğer bunu yapamazsa, diğer sorunları asla çözemez.

Gerçek Hayat

İzleyiciler